Selam dostlarım,bugün sizlere Eren'in (Eren Nadir Akşamoğlu) videosunda gördüğüm ve devamında Tüyap'tan alıp bitirdiğim Barbarın Kahkahası'ndan bahsetmek istiyorum.Metis
Yayınları'ndan çıkan roman 2016 Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazanmış,kitap kapağında ise Mario Dilitz 'in Büyük Balık isimli ahşap heykelinin görseli kullanılmış...
Biraz konusuna değinecek olursak,kitabımız Mavi Kumru adında bir motelde geçiyor.Motelde geçirdiği tatil zamanları pek nahoş şekilde bölünen tatilcilerin birbirlerine bulaştırdıkları trajedinin gitgide sirayet etmesi anlatılıyor..Her gün modelin farklı yerlerinde,farklı kişilerine sirayet eden 'çiş' sorunu başlıyor.Ne mahrem,ne de anonim.Otelin farklı yerlerinde hem de her gün! Biz de bu karmaşadan okuyucular olarak nasibimizi alıyoruz elbet.Motel ahalisinin yaşadığı gerginliklerle birlikte bastırılmış kişisel hesaplaşmaların da gün yüzüne çıkması dillendirilmemiş acıların ortalığa saçılmasına sebep oluyor.Konusundan bahsedince sonunda 'çiş' olayının çözüme kavuşturulacağını,olan bitenin çözüleceğini düşünmeyin dostlarım! Kitabın konusu bu durumu ele alırken başka noktalara değinmek.Okumak isteyeceklere,listesine ekleyeceklere tavsiyemdir.Sonunda ne olacak diye hızlıca bitirmeyin.Evet kitap ince ama anlattıkları o kadar derin ki.Okuyacaklara bir tavsiyem daha var,dil keskin.İçerisinde ( *erotik oynaşmalar,belirgin meme hatları gibi ...) yer alan kelimelerden rahatsız olanlar olabilir.Yer yer karakterlerin arasında geçen diyaloglarda da değindiği konularda bu tarz söylemler olacağı için rahatsız olanlar olur diye baştan belirteyim dedim.Yazarın üslubu gibi değindiği konular da sert çünkü.
Açıkçası kitabı birkaç ay sonra tekrardan okumayı düşünüyorum.Sınav haftamın yaklaştığı dönemde bazı noktalarda aceleye getirmiş gibi hissettim.Özelikle garsonların konuşma bölümünün (okuyanlar anlayacaktır) havada kaldığını hissediyorum kendi açımdan. Dediğim gibi,kitabı 'ay o kimmiş acaba,merak ettim kim çıkacak bu otele işeyen' diye okursanız asıl anlatmak istediğini anlayamazsınız.Kafam dağılsın,ince kitap hemen biter diye de okursanız haksızlık edersiniz diye düşünüyorum.Böyle dediğim için de kitap sıkıcı,ağdalı dille yazılmış sanılmasın.Oldukça akıcı ama anlatılan konu ve insanların birbirine tahammülsüzlüğü,yerinde ve tam oturtulmuş tespitler zorluyor sizi.Umarım siz de okur ve beğenirsiniz...Kitapla kalın!
19 Mart 2017 Pazar
10 Mart 2017 Cuma
ORMAN / HARLAN COBEN
''Toprağın altındakiler çıkmak için sabırsızlanıyor...!''
Merhaba sevgili dostlarım,bugün sizlere bahsetmek istediğim haftalar önce bitirdiğim ama yorumunu girmeye vakit bulamadığım -ve kitap hakkındaki düşüncelerimi bir türlü cümleler haline getiremediğim- Orman yorumuyla karşınızdayım.
Öncelikle Orman benim ilk okuduğum Coben kitabıydı, bu yüzden 'diğer kitaplarına nazaran' ifadelerinin geçtiği dil&konu karşılaştırması yapamayacağımı belirtmek istiyorum.
Birazdan kitabın arka kapak yazısını paylaşmadan önce şunu da belirtmek istiyorum ki kapakta kullanılan görsel ve arka kapak yazısı dolayısıyla kitabın daha gerilim dolu olacağını düşünmüştüm.Bu tarz kitaplardan ve filmlerden zevk aldığım için başlangıçta beni oldukça heyecanlandırsa da 'Orman' tamamiyle dolu dizgin bir polisiye.Olayların asla bitmediği,spoiler verilmeden zor anlatılabilecek şekilde kurgulansa da elimden gelenin en iyisini yapacağım konusunda şüpheleriniz olmasın! :) Bu arada kitabın içerisinde oldukça yoğun ama birbiriyle karıştırılmayacak karakter fazlalığı mevcut. Karakter yoğunluğunun bu denliolması kurgunun büyük çoğunluğu tarafından da desteklenmiş ve kitabı daha gerçekçi hale getirmiş ...
Arka kapak yazısından kopya çekerek konusuna geçeyim o halde,yirmi yıl önce yapılan bir yaz kampı sırasında dört genç,ormanın derinliklerinde kendilerine daha fazla eğlence ararken kaybolurlar.İkisi ölü halde bulunurken diğer ikisinden yıllar boyunca bir haber alınamaz.Hayatları allak bullak olan aileleri ise yıllar sonra yeni gerçekler beklemektedir.Kaybolan gençlerden birinin abisi olan Paul Copeland, kız kardeşinin ve eşini kaybetmenin acısını New Jersey,Essex savcısı olarak fırtınalı mesleğinde biraz olsun unutmuştur.Ta ki bir gün bir tecavüz davasında iz sürerken geçmişinin sürekli birileri tarafından deşildiğini fark edene dek! Ortaya çıkan bir cinayet kurbanıyla birlikte Copeland yirmi yıl önce bir daha asla dönmek istemeyeceği o 'orman'la yüzleşmek zorundadır...
Çok karışık olmayan şekliye daha arka kapak yazısında bizi,temposu hiç düşmeyen bir hikayeyle baş başa bırakacağını belirtiyor yazarımız. Paul o ormanda neler yaşandığını,kardeşinin hala yaşayıp yaşamadığını öğrenmek zorundadır.Aslında kitapta çok büyük sırlar yokmuş gibi geliyor başta.Yani bir sonraki sayfada tüm olayların iç yüzünü öğrenseniz de büyük bir şoka uğrayacağınızı düşünmüyorsunuz.Yalnız dikkatli olmakta fayda var.Kitabın en başında dahi öğrendiğimiz katil,olayların gelişmesi vs öyle olmayabiliyor.Bu konudan daha fazla bahsetmeyi düşünmüyorum biraz daha deşersem spoiler gelebilir ancak şunu söyleyebilirim ki kitapta sizi kurguya bağlayan ve sevdiren noktalardan biri de gerçek hayatla bağlantısı ve bir kez daha öğreten 'Kimse gözüktüğü gibi değildir' cümlesinin son bölümlerde ortaya çıkması.İşte bu gibi durumlarda aslında başlarda emin olunan kurgudan daha farklı çıkan kurgu okuyucuyu 'Ya ben katili şu sanıyordum ama aslında buymuş!' dan daha fazla etkiliyor diyebilirim.Yani marifet kafa karıştırıp o mu katil bu mu katil diye beyin yakmakta değil de,okuyucunun kurgunun büyük bölümünü çözdüğünüzettiği sırada onu deyim yerindeyse 'dumura uğratmak' tır bence!
Şuna da değinmeden edemeyeceğim,biz Paul Copeland'ın mesleki hayatında çözmeye çalıştığı o tecavüz davasıyla,kitabın büyük kurgusunu oluşturan 'orman ve kayıp kız kardeş'meselesini paralel bir doğrultuda okuyoruz ve bu noktada da aslında hikaye oldukça birbirine bağlayıcı.'Bakın bu bölümde mesleki dava ve hayatından,bu bölümde de ormandan bahsediyorum' gibi birbirinden kopuk hareket etmiyor hikaye.Birbirine geçik,bağımsız olarak düşünülemeyecek şekilde yani hayatın bir küçük kopyası olarak yazılmış.Bu durumda da biz okuyucular için - en azından bu kitabında- mantık/kurgu hatası bulmak biraz zor oluyor :) Çünkü biliyoruz ki polisiyelerde;kurguda kopukluk olup olmaması,olayların ve tabi ki sonucun birbirine iyi bağlanmış olması,dilin akıcılığı en önemli noktalar aslında.
İşte böyle sevgili dostlarım çok uzun bir yorum olmasa da sizlere spoiler vermekten korktuğum için biraz üstünkörü değindim konuya.Ben kitabı sevdim ve bundan sonra yazarın diğer kitaplarını da okumayı düşünüyorum.Hani şu çoğumuzun A101'den aldığı cep boy ile normal boy arasında kalmış bir kitabım daha var yazardan.Muhtemelen onu hemen okumam şuan BarbarınKahkhası'nı okuyorum.Bitmeyen bir reading slump döneminde olduğumu da belirterek yazımı burada tamamlıyorum.Kitapla kalın!
( Harlan Coben)
Merhaba sevgili dostlarım,bugün sizlere bahsetmek istediğim haftalar önce bitirdiğim ama yorumunu girmeye vakit bulamadığım -ve kitap hakkındaki düşüncelerimi bir türlü cümleler haline getiremediğim- Orman yorumuyla karşınızdayım.
Öncelikle Orman benim ilk okuduğum Coben kitabıydı, bu yüzden 'diğer kitaplarına nazaran' ifadelerinin geçtiği dil&konu karşılaştırması yapamayacağımı belirtmek istiyorum.
Birazdan kitabın arka kapak yazısını paylaşmadan önce şunu da belirtmek istiyorum ki kapakta kullanılan görsel ve arka kapak yazısı dolayısıyla kitabın daha gerilim dolu olacağını düşünmüştüm.Bu tarz kitaplardan ve filmlerden zevk aldığım için başlangıçta beni oldukça heyecanlandırsa da 'Orman' tamamiyle dolu dizgin bir polisiye.Olayların asla bitmediği,spoiler verilmeden zor anlatılabilecek şekilde kurgulansa da elimden gelenin en iyisini yapacağım konusunda şüpheleriniz olmasın! :) Bu arada kitabın içerisinde oldukça yoğun ama birbiriyle karıştırılmayacak karakter fazlalığı mevcut. Karakter yoğunluğunun bu denliolması kurgunun büyük çoğunluğu tarafından da desteklenmiş ve kitabı daha gerçekçi hale getirmiş ...
Arka kapak yazısından kopya çekerek konusuna geçeyim o halde,yirmi yıl önce yapılan bir yaz kampı sırasında dört genç,ormanın derinliklerinde kendilerine daha fazla eğlence ararken kaybolurlar.İkisi ölü halde bulunurken diğer ikisinden yıllar boyunca bir haber alınamaz.Hayatları allak bullak olan aileleri ise yıllar sonra yeni gerçekler beklemektedir.Kaybolan gençlerden birinin abisi olan Paul Copeland, kız kardeşinin ve eşini kaybetmenin acısını New Jersey,Essex savcısı olarak fırtınalı mesleğinde biraz olsun unutmuştur.Ta ki bir gün bir tecavüz davasında iz sürerken geçmişinin sürekli birileri tarafından deşildiğini fark edene dek! Ortaya çıkan bir cinayet kurbanıyla birlikte Copeland yirmi yıl önce bir daha asla dönmek istemeyeceği o 'orman'la yüzleşmek zorundadır...
Çok karışık olmayan şekliye daha arka kapak yazısında bizi,temposu hiç düşmeyen bir hikayeyle baş başa bırakacağını belirtiyor yazarımız. Paul o ormanda neler yaşandığını,kardeşinin hala yaşayıp yaşamadığını öğrenmek zorundadır.Aslında kitapta çok büyük sırlar yokmuş gibi geliyor başta.Yani bir sonraki sayfada tüm olayların iç yüzünü öğrenseniz de büyük bir şoka uğrayacağınızı düşünmüyorsunuz.Yalnız dikkatli olmakta fayda var.Kitabın en başında dahi öğrendiğimiz katil,olayların gelişmesi vs öyle olmayabiliyor.Bu konudan daha fazla bahsetmeyi düşünmüyorum biraz daha deşersem spoiler gelebilir ancak şunu söyleyebilirim ki kitapta sizi kurguya bağlayan ve sevdiren noktalardan biri de gerçek hayatla bağlantısı ve bir kez daha öğreten 'Kimse gözüktüğü gibi değildir' cümlesinin son bölümlerde ortaya çıkması.İşte bu gibi durumlarda aslında başlarda emin olunan kurgudan daha farklı çıkan kurgu okuyucuyu 'Ya ben katili şu sanıyordum ama aslında buymuş!' dan daha fazla etkiliyor diyebilirim.Yani marifet kafa karıştırıp o mu katil bu mu katil diye beyin yakmakta değil de,okuyucunun kurgunun büyük bölümünü çözdüğünüzettiği sırada onu deyim yerindeyse 'dumura uğratmak' tır bence!
Şuna da değinmeden edemeyeceğim,biz Paul Copeland'ın mesleki hayatında çözmeye çalıştığı o tecavüz davasıyla,kitabın büyük kurgusunu oluşturan 'orman ve kayıp kız kardeş'meselesini paralel bir doğrultuda okuyoruz ve bu noktada da aslında hikaye oldukça birbirine bağlayıcı.'Bakın bu bölümde mesleki dava ve hayatından,bu bölümde de ormandan bahsediyorum' gibi birbirinden kopuk hareket etmiyor hikaye.Birbirine geçik,bağımsız olarak düşünülemeyecek şekilde yani hayatın bir küçük kopyası olarak yazılmış.Bu durumda da biz okuyucular için - en azından bu kitabında- mantık/kurgu hatası bulmak biraz zor oluyor :) Çünkü biliyoruz ki polisiyelerde;kurguda kopukluk olup olmaması,olayların ve tabi ki sonucun birbirine iyi bağlanmış olması,dilin akıcılığı en önemli noktalar aslında.
İşte böyle sevgili dostlarım çok uzun bir yorum olmasa da sizlere spoiler vermekten korktuğum için biraz üstünkörü değindim konuya.Ben kitabı sevdim ve bundan sonra yazarın diğer kitaplarını da okumayı düşünüyorum.Hani şu çoğumuzun A101'den aldığı cep boy ile normal boy arasında kalmış bir kitabım daha var yazardan.Muhtemelen onu hemen okumam şuan BarbarınKahkhası'nı okuyorum.Bitmeyen bir reading slump döneminde olduğumu da belirterek yazımı burada tamamlıyorum.Kitapla kalın!
( Harlan Coben)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)