15 Aralık 2016 Perşembe

ŞEMSPARE / ELİF ŞAFAK

     Merhabalar, bugün sizlere birkaç gün önce bitirdiğim bir kitap yerine,dilini hafif bulsam da sevdiğim,deneme okumaktan yeni yeni hoşlananlar için bir kitaptan bahsedeceğim. Bu kitap yandaki görselde de gördüğünüz gibi Elif Şafak'tan Şemspare. Elif Şafak okumayı seviyorum,bu kitaptan önce de Havva 'nın Üç Kızı 'nı yorumlamıştım. Onu da buraya  tıklayarak bulabilirsiniz. Şimdi de farklı konulara değindiği Şemspare 'sini anlatmak istiyorum.                                                            
                                                                                 (Kutlukhan Perker çizimleri)
      Kitap aynı zamanda M.K.Perker 'in çizimleriyle görsel bir biçimde desteklenmiş-ki kitapta en sevdiğim bölümler de bu çizimlerdi-.Aslında kitap ile ilgili size özet geçmekte zorlansam da kitapta yer alan başlıkları yazdığım vakit nelere değindiğini de anlayabilirsiniz. Şuna da değinmeden geçmeyeyim; Elif Şafak ve eşi ile ilgili olan haberleri biliyorum, ben bu kitabı okurken - ki ilk okuduğum zaman bir yılı bile geçiyor - bu gibi durumlardan biharberdim. Havva' nın Üç Kızı'nı okurken olan bitene hakim olduğum için daha bir dikkatle okudum.'Acaba direk söylemeyip alttan vermek istediği bir mesaj mı var?' cılardan biri haline geldim ne yalan söyleyeyim. Baktım ki her sayfada bu komplo teorileri kurmak kitabın verdiği zevki azaltıyor,biraz  
daha içerisindeki hikayeye odaklanmaya çalıştım.Başardım!! Her ne olursa olsun kalemini ve yazılarını seviyorum,okumaktan zevk alıyorum.
      Kişisel hayatını bir kenara bırakalım,daha işimiz uzun yahu! Başlıklarına değinecektik en son.Öncelikle Şafak bol imge bol benzetmeler kullandığı Gurbet kavramını bir Türk aileyle yaşadığı diyaloglar üzerinden ele alıyor.Birbirine 'tutunamayan ' kadın/erkek ilişkilerini hikayeleştirerek sunuyor.
     Zoraki Evlilik ve Töre gibi başlıklarla genel hatlarıyla kadınların düştüğü durumlardan,kadına toplumsal hayattaki ket vurulmalardan bahsetse de bana biraz paragrafın giriş bölümünde bırakılmış gibi geldi.Evet,değindiği konu başlıkları güzel ancak daha detaylandırılarak yazılabilirdi. Zaten kendisi Habertürk Gazetesi' nde yazdığı köşe yazılarını derlemiş Şemspare'de. Yani köşe yazılarını okuyanlar,genel olarak takip edenler kitaptaki yazılara hakim.Belirtmekte fayda var,bir önceki deneme seçkisi Firarperest’in devamı niteliğindeymiş bu kitap.

“Kararır gökyüzü bazen;
kasvetli bulutlar kaplar semayı.
Hayatın ritmi durağanlaşır, sohbetler bildikleşir,
içimizde birikir yalnızlık hissi.
Nasıl özleriz güneşi o zaman,
griler içinde aradığımız
bir tutam renk demeti.
Peri tozu gibi, inceden.

Gönülden yazılmış her roman,
her hikâye, her kelime
bir şemsparedir…
Güneş parçası…
Düşer omuzlarımıza,
kar tanesi gibi usulca,
yağmur gibi yıkar ruhumuzu, arındırır tozdan kirden tekdüzeliklerden…


İşte böyle sevgili dostlarım,umarım yorumum faydalı olmuştur. Deneme okumayı sevenlere,akıcı bir kitap düşünenlere tavsiyemdir.Kitapla kalın!






11 Aralık 2016 Pazar

NEDEN YAZIYORUM? / GEORGE ORWELL

Merhabalar, bugün sizlere birkaç gün önce bitirdiğim Orwell' ın otobiyografik türde olan romanından bahsetmek istiyorum. Sel Yayınları' ndan çıkan romanda, kitabın adından da anlayabileceğiniz üzere Orwell' ın yazın hayatıyla bahsediliyor. Aynı zamanda kendisinin yazarlık üzerine düşüncelerinden, yazılarının niçin politik düşünceleriyle ayırt edilemeyeceğinden, niçin yazdığından, yazarlığın onun için ne anlam ifade ettiğinden gibi konulara da değiniliyor. Örneğin,otuz yaşındayken yazdığı ilk romanı olan Burma Günleri' nde İngiltere 'ye olan 
politik tutumunun yer aldığını ve sonrasında yaptığım araştırmalara göre bu kitabın ilk kez 1934 yılında ABD'de yayınlandığını öğrendim. Kitap ve Orwell hakkında herhangi bir dava açılmaması üzerine, ertesi yıl İngiltere'de de basıldığını, lakin sömürgecilik dönemi sona erinceye kadar kitabın Hindistan ve Burma'da satılması ve okunması yasaklandığını, okuyanlar hakkında  da yasal işlem yapıldığını gördüm. Burma Günleri, İngiltere'nin üzerinde güneş batmayan bir imparatorluk olduğu dönemdeki politik ve sosyal yaklaşımını göz önüne sermekte. Orwell 'ın  İngiliz sömürgeciliğini gözler önüne serdiği hatta 'sömürülen halkların 'vahşi' ve 'ilkel' gösterilmek suretiyle yapılanların haklı gösterilmeye çalışılması' romanında çok akıcı bir dille vurgulanmış. Meslek hayatının ilk yıllarını Burma'da Hint İmparatorluğu polisi olarak geçirmesi, onun emperyalizm doğasını daha iyi ve daha yakından anlamasını sağlamış. Aslında hala bu dönemde tam anlamıyla politik yönelime sahip değildi. İspanya İç Savaşı ve 1936-37 yılları arasında yaşanan olaylar onun fikirlerinde etkili olmaya başladı. 36'dan bu yana yazdığı tüm ciddi eserlerinde doğrudan yahut dolaylı şekilde totalitarizme karşı çıktı, demokratik sosyalizm destekleyici yazılar yazdı.
"Bu ülkede bulunmamızın, hırsızlıktan başka bir nedeni olduğunu söyleyebilir misiniz? Bu öylesine kolay ki. İngiltere'nin memuru, Burmalı'nın kollarını tutar, tüccar da adamın ceplerini boşaltır. Britanya İmparatorluğu, İngilizlerin, daha doğrusu Yahudi ve İskoç çetelerinin ticaret tekelleri kurmalarını sağlayan bir aracıdan başka bir şey değildir." 

 (Burma Günleri 'nden alıntı)

Bu arada Orwell' ın genel olarak yazarlığa dair görüşlerini de yakından inceleme olanağına kavuşuyoruz.Ona göre her yazarın içinde geçim sıkıntısı dışında, yazmaya iten dört ana sebep var. Bunlar;
-Katıksız Egoizm : Ölümden sonra da hatırlanma,hakkında konuşulma...
-Politik Amaçlar : Ki kendisinin yazma sebeplerinin başında geliyor. Sanatın politikayla hiçbir ilgisinin olmaması gerektiği fikrinin kendisi de politik bir tutumdur der Orwell.
-Tarihsel İtki : Nasıl ki hiçbir büyük yazar,yazdıklarından,edebiyatından bahsederken yaşadığı tarihsel dönemi göz ardı edemeyiz, ona göre bu da yazmaya iten etmenlerden biri.
-Estetik Çoşku : Kendi söylemiyle ' Demiryolu Kılavuzu seviyesinin üstündeki hiçbir kitap estetik 
kaygılardan tamamen muaf değildir.' Açıklamama bile gerek yok! :) 

Bir diğer kitabı olan Hayvan Çiftliği'nden bahsederken de 'ne yaptığımın bilincinde olarak politik ve sanatsal amaçları bir bütünde kaynaştırmayı denediğim ilk kitap' ifadesini kuruyor.
Kitabın ikinci ve daha uzun olan bölümü İngiltere ve siyasi düşünceleriyle çevrili.
Bu arada şunu da belirteyim ki ben daha önce George Orwell okumamış biriyim-Utanıyorum.- :)
Bu okuduğum ilk kitabıydı ve fakat ilk zamanlar doğru mu yapıyorum hiçbir kitabını okumadan bu kitapla başlamak ki demiştim kendime,daha sonraları iyi ki önce bu kitaptan başlamışım dedim. Bundan sonra okuyacağım Orwell kitaplarını daha iyi yorumlayacağımı düşünüyorum. Çünkü artık kendisini, yazdığı dönemdeki politik meseleleri, yazın hayatından ayıramayacağımız kişiliğini daha yakından biliyorum.
     İşte böyle sevgili dostlarım, deneme sevenler, otobiyografik türde roman okumaktan haz alanlar Orwell' ı daha yakından tanımak isteyenlerin seveceğini düşünüyorum.Kitapla kalın!